IB özel ders, ib özel ders ib sistemi ib nedir IB Nedir? IB Dersleri nelerdir? IB sınavlarında ne çıkar? IB sınav soruları? IB sınav soru örnekleri, IB Math Exploration desteği
Sınavlarınızda zorlanmayın, en zor dersler ve sınavlarınız artık çok kolay.
 
 

İyi bir birey, iyi bir öğrenci ve doğru hedefler!

Rehberlik servisimizdeki uzmanlarımız Boğaziçi Üniversitesinde okumuş ve alanında en uzman öğretmenlerden oluşmaktadır. Başarının sadece okulda değil günlük hayatta şekillendiğinin farkındayız ve her aşamasında yanınızdayız. 
 
  • Motivasyon
  • Sınav korkusu
  • Derse konsantre olamama
  • Panik olma
  • Anne - baba endişesi
  • Meslek seçimi testleri
  • Kişilik analizler


  • REHBERLİK YAZILARI:

    MOTİVASYON
    ÖĞRENMEDE YÖNTEMLER
    VERİMLİ DERS ÇALIŞMA YÖNTEMLERİ NELERDİR?
    SINAV KAYGISINI YENME YÖNTEMLERİ NELERDİR?
    HAFIZAYI GELİŞTİRME YÖNTEMLERİ NELERDİR?
    ETKİLİ DERS ÇALIŞMA YÖNTEMLERİ!

     

    YGS - LYS SINAV SONUÇLARI AÇIKLANDI!

     
    TERCİHLER İÇİN BELİRLENEN TARİHLER 8-18 TEMMUZ 2013 ARASI!!!
    Zorlu bir maraton sonrası sınavlarımıza girdik ve sonuçlarımızı aldık. Sınav puanımız ve sıralamamız bundan sonraki eğitim hayatımızı belirleyecek. Ancak, bu aşamada önümüzde bir çalışma daha var ki o da aldığımız puanla en iyi tercihi yapma çalışması. Bu aşamada tercih hakkımızı çok bilinçli kullanmalıyız!!!

    Üniversite tercihimizi yapmadan önce kesinleştirmek zorunda olduğumuz bazı tercihlerimizin olması gerekiyor.
    Bunları aşağıdaki gibi sıralayabiliriz:

    • Hangi mesleği yapmak istiyoruz
    • Seçeceğimiz meslek kişiliğimize uygun mu?
    • Seçtiğimiz meslek gelecekte istediğimiz ideallere uygun mu?
    • Kişiliğimi ile seçtiğimiz meslek gelecekte birbirine yeter mi?
    • Seçeceğimiz meslekle ilgili yeterli araştırmayı yaptık mı?
    • Puanımızın kabul edildiği üniversiteler beklentimizi karşılıyor mu?
    • Seçtiğimiz üniversite okumak istediğimiz şehir de mi?
    • Yukarıdaki koşulları gözardı ediyorum çünkü amacım diploma almak (mı)?
    • Bir daha sınava hazırlanmak istemiyorum?
    • Seçtiğim meslek ideallerimle örtüşmese de severim.
    • Seçtiğim üniversiteyi zamanla severim
    • Seçtiğim şehir bana yeni imkanlar sunabilir
    • Seçtiğim şehir kültürel olarak, iklimi, yaşam koşullarıyla bana uygun.
    • Seçtiğim şehir üniversite okuyabilmem yanında bana iş imkanları da sunabilir
    • Seçtiğim şehir, üniversite ve ülkede okumak için bütçem yeterli.
    gibi sorulması ve cevaplanması gereken sorular var. Bu sorulara verdiğimiz doğru cevaplar, okuyacağımız mesleki dalın ve üniversitenin geleceğimizi şekillendirmede önemli rol oynayacağını kavramış, ölçmüş ve sonuca varmış olduğumuzu gösterir.
     
     
    MOTİVASYON 
Motivasyonu sağlamanın en güzel yöntemlerinden biri başarılı insanların nasıl yaptığını 
öğrenmektir. Bu yüzden başarı için kimler hangi yollardan geçmişler ve sonunda ne demşler öğrenelim. İşte size çok başarılı olmuş insanların göstermek istediği yollardan birkaçı:
 

"Dünyada değişmesini istediğiniz ilk şey kendiniz olmalıdır." Mahatma Gandi

“Umutla yolculuk etmek, gidilecek yere varmaktan çok daha zevklidir” Robert Louis Stevenson

“Yeteri kadar nedeniniz varsa, her şeyi yapabilirsiniz.” Jim Rohn

“Harikulade şeyler ancak içlerindeki bir şeyin koşulların üzerinde olduğuna inanma cesareti gösterenler tarafından yapılmıştır.” Bruce Barton

“Ya ümitsizsiniz. Yada ümit sizsiniz. Ya çaresizsiniz. Yada çare sizsiniz.” Behçet Necatigil

“Onların pesinden gidecek cesaretiniz varsa, bütün rüyalar gerçek olabilir.” Walt Disney

“İnsana olanlar değil, o insanin içinde olanlar önemlidir.” Louis Mann

“Rüzgarın nasıl estiği fark etmez. Farkı yaratan yelkenlerinizi nasıl açtığınızdır.” Vera Peiffer

“Zirvelerde kartallar da bulunur, yılanlar da. Ancak birisi oraya süzülerek, diğeri ise sürünerek gelmiştir. Önemli olan nereye gelmiş olduğunuzdan çok, nereden ve nasıl geldiğinizdir.” Cenap Sahabettin

 “Hayatta en büyük eğlence başkasının yapamazsın dediğini yapmaktır.” Walter Bagehot

"Çoşku, zekadan daha önemlidir." Albert Eintein
 
"Düş kurmak değil bir düşe sahip olmamak budalalıktır" Clif Clavin, Cheers
 
 
 
 
 
Sevgili Öğrenciler,
 
Görüldüğü gibi yukardaki sözleri dile getiren insanlar yakın zamanda dünyayı etkilemiş işler başarmış kişilerdir. Hedefleri için çalışmış ve başarmış insanlardır. Başarılı insan, OLUMLU DÜŞÜNME'yi uygular. Başarılı insanı belirleyen ilk özellik, tutumudur. Kişi olmlu tutum ve düşücelere sahipse, zorluklarla uğraşmayı seviyor onların üstesinden gelmekten haz duyuyorsa, başarılarının yarısını gerçekleştirmiş sayılır. Bakın size bir örnek daha verelim: Harisin Ford (Ford Otomotivin Sahibi) diyor ki "Yapabileceğinize de inansanız, yapamayacağınıza da inansanız haklı çıkarsınız"!
 
Olumlu düşünmek, yapmak istediklerinize kavuşmak için sizi ateşleyen, destekleyen bir güçtür. Bu gücün sizi istediğiniz yere ulaştırması için hep olumlu düşünmeli ve çalışmaktan vageçmemelisiniz. Başarmak sadece olumlu düşünmekle olmaz aynı zamanda çok çalışmayı da gerektirir. Bunun için normal bekletileri aşın çünkü vasat beklentiler vasat enerji ve güç harcatır bu da beklentilerinize ulaşmanıza yetmez.
 
Büyük hayaller görmeye hazır olun ve sonra sınırlarınızı deneyin. Gücünüzü hapseden duygu ve düşüncelerden kurtulun başarmak için olumlu düşünün.
 
ÖĞRENMEDE YÖNTEMLER
 
Çocuklarda 7 yaşa kadar öğrenme hızı çok fazla!
 
Prof. Dr. David Perkins, Harvard Üniversitesi Eğitim Bölümü’nde uzun yıllardır çocuk ve yetişkinlerde öğrenme süreçlerinin gelişimine yönelik araştırmalar yapıyor. Aynı üniversitede görev yapan Catherine Elizabeth Snow ise erken çocukluk okuma yazması konusunda uzman. Snow, yıllarca okuma yazmaya katkıda bulunan ya da kötü etkiye sebep olan dilbilimsel ve sosyal faktörleri araştırıyor. Harvard Üniversitesi Eğitim Fakültesi’nin öğrenme konusundaki bu iki hocası geçtiğimiz günlerde Bahçeşehir Okulları’nda velilere eğitim verdi. Alanında yaptığı çalışmalarla tanınan iki eğitimci sorularımızı yanıtladı:

Düşünme çocuklara nasıl öğretilir?

Düşünme aslında insanın doğasında var. Başarılı bir düşünen, düşünme yeteneği, düşünmeye yönelik motivasyon ve düşünmek için kendini uyanık ve bilinçli tutmak üçgenini başarıyla yönetebilen kişidir. Yapılan bilimsel araştırmalara göre, bu üçgende en önemli unsur, düşünmek için kendini uyanık tutmak ve bilinçli bir gayret göstermek gerekir.

Eğer bilinçli bir gayretten söz ediyorsak, o zaman bu öğretilebilir ve geliştirilebilir demektir. Düşünmeyi öğretmek, içsel olarak geçirdiğimiz süreci dışarı vurarak oluyor. Yani zihnimizde geçirdiğimiz düşünme sürecini sesli bir biçimde ve başkalarıyla paylaşarak bir sisteme sokmayı öğrenmemiz gerekiyor. Her kişi için bu sistemler farklılık gösterebilir. Herkesin yatkın olduğu sistem değişebilir. Bu sistemlere biz düşünme rutinleri diyoruz. Çeşitli düşünme rutinleri var. Bu rutinleri sınıfta, evde, günlük yaşantımızda uygulayabilirsek, daha başarılı düşünenler olabiliriz.

Okulda düşünme rutinleri nasıl yapılır? Öğretmenlerin neler yapması gerekiyor?

Düşünme rutinleri üzerine biz merkezimizde uzun yıllardır deneysel çalışmalar yapıyoruz.  Kültürel farklılıklar göstermeyen, her toplumda, her yaş grubunda, her seviye öğrencide başarıyla uygulanan düşünme rutinlerini ortaya çıkardık. Öğretmenler bu rutinleri işledikleri derse ve konuya uygun olarak seçerek uygulayabilirler. Ancak öğretmenlerin kendileri de çok yaratıcıdır. Genel prensiplerini kavradıktan sonra, kendileri de öğrencileri için yeni rutinler geliştirebilirler.

Öğrenme ortamı okulda ve evde nasıl olur? 

Düşünmeyi destekleyen bir öğrenme ortamı yaratmak istiyorsak, paylaşımın olduğu ve düşünmeyi "görülebilir" hale getirdiğimiz ortamlar yaratmamız gerekiyor. Düşünmeyi görülebilir hale getirmek demek, bir takım görsellerle destekleyerek, ya da düşünme sürecimizi başkalarıyla konuşup yazılı hale getirerek paylaşmak demek. Düşünen sınıfların sınıf içleri ve  okul koridorları, öğrencilerin düşünme sürecini gösteren posterler, listeler, sınıflandırmalar ile doludur.

Aile çocuğa soru sormalı

Öğrenme ortamını aileler çocuklarına nasıl sağlar? Evde neler yapmalı?

Öğrenci ve veli de bu düşünme rutinleri bilirse, evde ders çalışırken ya da herhangi bir problem ve sorunla ilgili tartışırken, bu rutinleri birlikte kullanabilirler. Mesela evde anne ve baba çocuğuyla doğal felaketler, çevre kirliliği gibi sorunlar hakkında tartışırken, sorularını bu rutinlere göre belirleyip sorarlarsa, çocuğunun düşünme becerisini geliştirmede yardımcı olmuş olurlar.

Hangi yaşta öğrenme hızı daha fazladır, hangi yaşta azdır?

Öğrenmenin yaşı yoktur. Ancak beynin nöronlarının ilk yapılandığı dönemde öğrenme daha hızlıdır. Bu da 7 yaşa kadar öğrenmenin daha fazla olduğunu gösteriyor. Okul öncesi eğitim bu sebeple gerçekten çok önemlidir.

Çocuklara öğrenmeyi sevdirmek için ne yapmalı?

Öğrenmek bir süreçtir. Yeni şeyler öğrendiğinin farkına varan öğrenci, öğrenmekten zevk alır. Çünkü bu da insanın doğasında vardır. Öğrenme merakı içten gelir. Ancak çocuk, öğrenme sürecinin en büyük paydaşı olduğunu hissederse, daha iyi ve başarılı bir düşünen oldukça daha iyi öğrendiğini hissederse, zaten o içten gelen merak devreye girecek ve çocuk öğrenmekten zevk alacaktır.

En iyi öğrenme ortamı neresidir?

Her yer. İnternetten, sınıf ortamına, iş yerinden, müzeye kadar herhangi bir yer iyi bir öğrenme ortamı olabilir.

Ne zaman, hangi ortamda öğrenme yavaşlar?

Paylaşımın az olduğu, düşünme sürecinin geliştirilmediği, öğrenme sürecinde öğrencinin pasif katılımcı olduğu ortamlarda öğrenme yavaşlar.

Tek çocuklu, durumu iyi olan alielerin çocukları iyi öğreniyor

Öğrenmede zengin fakir farkı var mıdır?

Kesinlikle yok. Bununla ilgili yapılmış pek çok araştırma da var. Yalnız, gelişimsel olarak yüksek gelirli ailelerin çocuklarına ayırdıkları zaman yüzdesel olarak daha yüksek olduğu, çocuk sayısının az olduğu, dolayısıyla imkanların çocuklara daha fazla ayrılabildiği, eğitim seviyesi yüksek anne ve babaların çocukları ile iletişimindeki farklılıklar gibi sebeplerden dolayı, yüksek gelirli ailelerin çocukları, kelime bilgisi olarak birinci sınıfa daha fazla kelime bilerek başlıyorlar. Ancak, bilinçli ortamlarda yetişen çocukları daha avantajlı oluyorlar; maddi durum önemli bir kriter değil.

Tek çocuklu ailede mi, çok çocuklu ailede mi öğrenme ortamı vardır, fazladır?

Bu tamamen her iki durumda da çocuğa sunulan bilinçli öğrenme ortamı ile alakalı. Çocuk sayısı değil, bilinçli bir gayretle sunulan öğrenme ortamı aileden aileye değişebilir.

21. yüzyıl için eğitim vizyonumuz ne olmalı?

Bilinmeyenle başa çıkabilecek, daha karmaşık sorunları çözebilecek, kendini sürekli yenileyebilecek, çevreye duyarlı, iletişim becerileri kuvvetli, öğrenmeyi düşünebilen ve öğrenmeyi öğrenebilen nesilleri yetiştirmek.

Bir çocuğun sözcük dağarcığı nasıl gelişir?

Çok fazla kitap okuyarak kitaplardaki farklı ve yeni sözcüklerle ilgili sohbet ederek ve sözcüklerin anlamları üzerinde tartışarak gelişir. Çocuklar kullandıkları sözcükleri daha iyi öğrenirler, bu nedenle aynı kitabı çocuğa defalarca okumak gerekir. Her okuduğunuzda farklı bir anlam düzeyi çıkarırlar.

Kitap okuma dışında neler yapılabilir?

Her konuda sohbet etmek çok önemli. Küçük çocukları dinleyerek de onların neye ilgi duyduklarını öğrenebiliriz. Ancak sadece sohbet ederken farklı kelimeleri yakalamak zordur. Kitaplar her zaman yönlendiricidir. Örneğin: Kitapta geçen "Yüzgeç" sözcüğünün anlamını 2-3 yaşındaki bir çocuk bilmeyebilir. Ama kitabı okurken bu yeni sözcük üzerine sohbet edilebilir. Değişik mekanları gezmek, dış dünyayı algılamaları ve yeni sözcükler öğrenmeleri için bir fırsattır.

Her yaşta sözcük dağarcığı gelişebilir mi?

Her yaşta gelişebilir. Ancak, erken çocukluk döneminde edinilen sözcük dağarcığının zenginliği, ileriki yaşlarda yeni sözcükler öğrenmeyi kolaylaştırır.

2 yaşından itibaren sözcük dağarcığı gelişir

Sözcük dağarcığı fazla olan çocuk öğrenmeye daha mı meyilli, daha mı başarılıdır?

Evet kesinlikle. Sözcükler içinde bilgi taşırlar ve sözcük bilgisi okul başarısında etkilidir. Yapılan araştırmalar, daha çok sözcük bilen çocukların akademik ve sosyal gelişimlerinin daha etkin olduğu görülebilir.

Kaç yaşından itibaren sözcük dağarcığı gelişir? Aileler hangi yaşta neler yapmalılar?

2 yaşından itibaren aileler çocuklarına bol bol kitap okumalı, onlarla anlamlı ve detaylandırılmış sohbetler yapmalı. Örneğin: Akşam yemeğinde bezelye yemeği ile ilgili sohbet etmek, faydalarını anlatmak, vitaminlerden bahsetmek genişletilmiş sohbettir. Ama anne sadece "bezelye yemeğini bitir" dediğinde çocuk bu söylemden hiçbir şey öğrenmez. Çocuklar sevdikleri yetişkinlerden daha rahat öğrenirler.

Düşük gelir ve kültür seviyesine sahip ailelerin çocukları 3 yaşında 500 sözcük bilirken, yüksek gelir düzeyi ve kültür seviyesine sahip ailenin aynı yaştaki çocuğu 1200 sözcük biliyor diyorsunuz, aileler ne yapıyor da böyle bir farklılık oluyor?

Gelir ve kültür seviyesi iyi olan aileler çocuklarıyla daha çok iletişim kuruyor, nitelikli sohbetler yapıyor ve onları farklı kitaplarla buluşturuyorlar. Ailenin kültür düzeyine bağlı olarak, çocuğu ile kurduğu iletişimde kullandığı sözcük sayısı daha zengin olduğu için, bu çocuklar da daha çok sözcük öğrenmiş oluyorlar.

Okul sözcük dağarcığı için ne yapmalı? Öğretmenlere neler düşüyor?

Okul Öncesi dönemde çocuklara değişik türlerde kitaplar okunmalı ve bu kitaplarda geçen yeni sözcükleri fark ettirerek, sınıf ortamında bu sözcükleri kullanmaya yönelik aktiviteler planlanmalı. Kitap okunduktan sonra, çocuklara "Sence bundan sonra ne olacak?", "Sen bu kahramanın yerinde olsan ne hissederdin?", "Sence bu hikayenin sonu nasıl değiştirilebilir?" gibi destekleyici sorularla sohbet ortamı genişletilebilir. Böylece hayatlarına yeni konu başlıkları sokulabilir. Optimal bir okul öncesi sınıf ortamı dile odaklanmalıdır. İçerik odaklı bir müfredat programı çok önemli.

Ayrıca çocuklara, kitapların farklı nedenlerle okunabileceği anlatılmalı. Örneğin bazı kitapları yeni bilgiler edinmek için okurken, bazı kitapları sadece iyi vakit geçirmek için okuruz. Okuduğumuz kitaplarla başka insanları, ülkeleri, yaşantıları, bakış açılarını, inançları öğreniriz.

Kaynak Hürriyet İK Eğitim sayfası / Yazar Nuran Çakmakçı
 


VERİMLİ DERS ÇALIŞMA YÖNTEMLERİ NELERDİR?

Her yaştan öğrencinin başarılı olma yolundaki engellerinden en önemli ve etili olanı, ders çalışmak için doğru yöntemler seçememiş olmasıdır. Oysa veli ve öğretmenlerin öğrencilerden genel beklentisi, onların derslerinde çok çalışıp başarılı olması yönündedir. Böylesine keskin sonuçlu bir beklenti içinde olunması başarısız olunduğunda çok çalışılmadığı yorumu yapılmasına ve öğrencinin bu anlamda yeterli çabayı göstermediği sonucuna varılmak olur. Burada başarısızlıktan yatan asıl sorunun çok çalışmak değil verimli çalışamamak olduğu gözardı edilmektedir.

 Verimli ders çalışmaya karar vermek ve bu konuda azimli olmak muhtemel dış faktörlerle mücadele etmekte kararlı olmak demektir. Herşeyden önce kişi verimli ders çalışmak için karar aldığında hayatıyla ilgili sorumluluklar için adım atmış olur. Bundan sonrası, bunu devam ettirebilmeye kalmıştır. İşte bu noktada verimli ders çalışmak ve sürdürmek için nasıl davranılması gerektiğini sizinle paylaşabiliriz…

Verimli ders çalışma yollarını öğrenmek isteyen öğrencinin, önce bu yönde olumlu alışkanlıklar kazanmaya kararlı ve niyetli olmasıdır. Buna karar verildikten sonra ders çalışmasını aksatan  ya da kolaylaştıran alışkanlıklarının bir listesini yapmalıdır. Böylece öğrenci bu listeyi yaparak ilk çalışmasını yapmış olur.Bundan sonraki adım ise bu listede kendisini engelleyen faktörlerin ve alışkanlıkların olduğunu kabul etmek ve bu olumsuz alışkanlıklardan kurtulmaya çalışmaktır. Listede yer alan olumlu alışkanlıklarını ise geliştirmelidir.Çalışma ve garetler olumsuz alışkanlıklar atılıncaya ve olumlu alışkanlıklar iyice yerleşinceye kadar devam ettirilmelidir.

 Sevgili öğrenciler ve velilerimiz; verimli çalışmanın yollarını daha sistemli göstermek için aşağıdaki düşünceleri uygulamak son derece olumlu etki sağlayacaktır.

 

1.       Amaçlarınızı Belirleyiniz:


Her çalışma bir amaca yönelik olmalıdır. Bu amaçlar, bir problemin çözümünü öğrenmek, bir yazıdaki ana düşünceyi bulabilmek, bir proje hazırlamak, biz yazı yazmak olabilir. Bunları iyi planlayarak çalışmaya başlayan öğrenciler diledikleri başarıya ulaşmanın ilk adımını atmış olurlar.


2.       Planlı Çalışma:


Birden çok iş ya da ders üzerinde aynı günde çalışmanız gerektiğinde hangisinden işe başlayacağınızı bilemediğiniz ya da çalımaya başlamak için karar veremediğiniz anlar oluyor mu? Bu soruya yanıtınız “evet” ise, sizin planlı çalışmayı bilmediğinizi kolaylıkla söyleyebiliriz. Bu tür bir durumlarda, yani aynı zamanda birden çok dersi çalışmayla yüz yüze geldiğinizde, derslerden her birinin üzerinizde yarattığı ruhsal baskı, bunlardan herhangi birine kendinizi tümüyle vermenizi engelleyerek ve verimsiz bir şekilde işlerden birini bırakıp ötekine atılmanıza neden olacaktır.Bu tür kararsızlık ve karışıklık ancak hangi dersi ne zaman yapacağınızı belirli bir sıraya koymakla yani “Karar Vermekle” ortadan kalkar. İşte çalışmada plan; “nasıl”, “ne zaman” ve “nerede” çalışmanıza karar vermek demektir. Çalışmaya başlayacağı zaman kendini yorgun ve isteksiz hisseden öğrenci çalışma saatlerini yanlış seçmiş demektir. Hiç beklemeden günlük çalışma çizelgesinde gerekli değişikliği yapmalıdır.


3.       Zamanı Verimli Kullanınız:

Öğrenciler bedensel, zihinsel ve ruhsal yapıları, ilgi alanları ve yetenekleri bakımından birbirleinden farklıdırlar. Bir öğrencinin isteyerek çalıştığı ve hemen öğrendiği bir dersi bir başka öğrenci daha zor öğrenebilir. Bir başka öğrenci ise çabuk yorulabilir ya da çalışmak istemeyebilir. Bu nedenle bir ders ya da konu içinde ayrılacak süre öğrenciden öğrenciye değişir. Her öğrenci zamını kendine göre ayarlamalıdır. Bir saat çalıştıktan sonra araya 5-10 dakikalık dinlenme koymak yararlı olur. Bu sayade bir saatlik çalışma sonunda dağılan dikkat ve azalan verim tekrar kazanılır. Ders çalışmak için gerekli gücün toplanabilmesi bakımından eğlenmeye ve spora da zaman ayırmalıdır.Ancak bu süre gereğinden fazla olmamalıdır.

 

4.       Verimi Azaltıcı Etkenleri Ortadan Kaldırınız:


Çalışmaya başlamadan önce, yorgunluk, uykusuzluk, ağrı, sızı, elem, korku, öfke, aşırı kaygı, fazla heyecan, endişe, açlık, aşırı tokluk, aile dertleri, normalin altında ve üstündeki fiziki şartlar ( çok sıcak, çok soğuk gibi) acelecilik, telaş, araç gereç noksanlığı, vs gibi etkenlerin elden geldiğince kurtulunması gerekir. Ayrıca çalışmamıza engel olacak cep telefonları, tablet bilgisayarlar, oyun aletleri gibi iletişim ve teknoloji alatlerinden uzak durmak ya da sınırlamak gereklidir.

 

5.       Uygun Bir Çalışma Ortamı Seçiniz:


Çalışma yerinin seçimi çok önemlidir. Çalışma yeri derli toplu, yalın, elden geldiğince sabit ve sakin olmalı, ayrıca ışık, ısı gibi fiziksel sorunlar da çözümlenmiş olmalıdır. Ayrı bir yerin sağlanamaması çalışmadan kaçmanın bir nedeni olmamalı, elverişsiz koşullarda da ers çalışmak, dikkatin toplanmasını güçleştirecek, öğrencinin çalışmak için daha çok zaman yitirmesine neden olacaktır.

 

6.       Dikkatinizi Uyanık Tutunuz:

İnsanda dikkat her an vardır, önemli olan bunun çalışılan konu üzerinde toplanabilmesidir. Sevilen ve ilgi duyulan bir konu, dikkatin uyanık tutulmasına yardım eder. Daima belirli yerlerde çalışmak, gürültünün bulunmadığı ortamlarda çalışmak, sandalyede oturarak çalışmak, masada gerekli araçlar dışında başka şeyler bulundurmamak, çalışma yerini 18-20 derece sıcaklıkta tutmak, işleri sıraya koymak, işleri bitirmede kendinizle yarış kararı almak, her seferinde bir çeşit işle çalışmak dikkatin dağılmasını önleyici yöntemlerdir.


7.       Derse Hazırlıklı Geliniz:

Başarılı olmanın yollarından bir de derslerin işlenmesine etkin olarak katılmaktır. Derslerde sürekli edilgen durumda kalan öğrencilerin işlenen konuları anlamaları zordur. Öğrenciler okula gelmeden önce, o gün işleyecekleri konuları gözden geçirmelidirler. Bu sayede hem derslerin işlenişine katılmak için gerekli güveni kazanırlar, hem de öğretmenin anlattıklarını daha kolay anlarlar. Gerek işlenecek konulara hazırlanırken, gerekse işlenen konular gözden geçirilirken, anlamaktan zorluk çekilen yerler belirlenmeli, bu konularla ilgili sorular hazırlanıp, derste öğretmene sorulmalıdır.


8.       Araç – Gereç Ve Kaynaklardan Yararlanınız:


Öğrenci, herhangi bir konunun öğrenilmesinde, basılı araçlara ne kadar başvurursa, öğrenme ilgisi ve zihinsel yetileri de o kadar çok genişleyecektir.


9.       Verimli Okuyunuz:

Okuma, öğrenmenin en temel yoludur. Öğrenmede hızlı okuma önemli gereklidir. Hızlı okumayla hem okunanlar daha iyi anlaşışır, hem de zamandan kazanılır. Hızlı ve anlamlı okuma becerisi kazanabilmek için bolo bol okuma çalışmaları yapılmalıdır. Önce gazete, öykü ve roman gibi şeylerle işe başlamalı giderek boş zamanları okuyarak değerlendirme alışkanlığı kazanmalıdır.

 

10.   Aralıklı Tekrarlar Yaparak Unutmayı Önleyiniz:

                        

Öğrenilenler zamanla unutulabilir. Unutmayı önlemenin iki yolu vardır. Bunlardan biri öğrenilen bilgileri yeri geldikçe kullanmak, diğeri de aralıklı olarak tekrar etmektir. Öğrenciler öğrendiklerini yeri geldikçe kullanırken hem bunların işe yaradığını görecekler, hem de yeni bilgiler edinmeye motive olacaklardır.

Ders çalışmayı beklemeyin bir an önce karar verip harekete geçin. Elbette çeşitli olumsuz alışkanlıklarınız size engel olabilir ama konsantre olursanız tüm engelleri aşabilir ve olumlu alışkanlıklar geliştirerek yolunuza devam edebilirsiniz.

*****************************************************************************************************************************************************

DERS PROGRAMI UYGUYLAMASI: TIMETABLE

Timetable

Geniş özelliklere sahip modern bir ders programı uygulaması.

Timetable okul ve üniversite hayatını yönetmek için üretilmiş fonksiyonel bir uygulamadır.

Ödevlerinden sınavlara bütün görevlerini Timetable'a kaydedebilirsin. Sadece bir kez girmen yeterli,çünkü Timetable bütün Android cihazlarınla eşleşebilir.

Telefonunun sesini kısmayı sıklıkla unutur musun? Hiç önemli değil, bu uygulama ders süresince otomatik olarak telefonunun sesini kısar.

Hızlı bakış

- Türkçe dil desteği
- Tüm cihazlar arasında veri eşitleme
- Telefonlar ve tabletler için iyi duruma getirildi
- Aydınlık ve karanlık tema mevcut
- Derslerini, görevlerini ve tatillerini kolayca kaydet
- Çizelgeni ister liste ister ızgara biçimde görüntüle
- Çizelgende ve görevlerinde arama yap
- Opsiyonel iki, üç yada dört hafta döngüsü
- Her ders ve görev için bir tane 4x1 widget
- Her biri için bir yeniden boyutlandırılabilir widget (en az 2x2)
- Her biri için kilit ekranında widget (Android 4.2)
- Dersler ve yarının görevleri için bildirimler
- Ders süresince telefonu sessize alma
- Dashclock uzantısı

Kaynak: http://www.chip.com.tr

 
 
 
 ******************************************************************************************************************
 
SINAV KAYGISINI YENME YÖNTEMLERİ NELERDİR?
 

 

Sınav kaygısı, sınav öncesinde öğrenilen bilginin, sınav sırasında etkili bir biçimde kullanılmasına engel olan ve başarının düşmesine yol açan yoğun kaygı olarak tanımlanır. Peki nasıl yenmek mümkündür?

Kaygı, kişinin bir uyaranla  karşı karşıya kaldığında yaşadığı bedensel, duygusal ve zihinsel değişimlerle kendini gösteren aşırı uyarılmışlık durumudur. 

Sınavın bir ölüm-kalım olayı olarak görülmemesi gerektiğini söyleyen Liv Hospital Çocuk ve Ergen Psikoloğu Zeren Kadıoğlu "Anksiyete duygusu, belli oranda normal ve kişinin motivasyonunu artıran bir duygudur. Kişiyi gireceği mücadeleye hazırlamaktadır. Ancak bu kaygının aşırı ve kontrol edilemez bir düzeye ulaşması stres yükünü de arttırır.  Performansa yönelik güven duygusu azalır" diyor. Ergen-Çocuk Psikoloğu Zeren Kadıoğlu sınav kaygısını yenmenin yollarını anlatıyor.

Sınav kaygısı zihinsel ve fiziksel belirtiler olarak iki boyutta ele alınabilir. Fiziksel belirtiler, kaygının yarattığı fizyolojik uyarım sonucu bedenden gelen mesajlardır. Bunlar arasında; çarpıntı, ellerde titreme ve terleme, ateş basması, mide bulantısı, baş dönmesi, bayılma vb... belirtiler bulunabilir. Zihinsel belirtiler arasında ise; düşünceleri toparlayamama, unutkanlık, dikkat ve konsantrasyon güçlüğü, düşünceleri düzenleyememe gibi sorunlar görülebilir.

Sınav kaygısıyla başa çıkmak için; düşünce biçimini düzenlemek, kaygımızın kaynağı olan düşünce biçimlerimizi daha olumlularıyla değiştirmek, zaman planlaması yapmaya çalışmak, düzenli fiziksel egzersiz yapmak, doğru nefes almak, beslenmeye dikkat etmek, uyku düzenine özen göstermek, gevşeme tekniklerini öğrenmek gibi bazı temel noktalara dikkat etmek gerekir. Ayrıca gerçekçi hedefler oluşturmak ve duyguları ifade etmeyi öğrenmek de önem taşımaktadır.

Sınav Kaygısıyla Başa Çıkmanın 8 Püf Noktası

1. İyi hazırlanın

Sınav kaygısıyla başa çıkmanın ilk adımlarından biri sınava yeteri kadar iyi hazırlanmaktır. Son güne bırakmak yalnızca kaygınızı arttıracaktır. Konuları öğrenmek için kendinize yeteri kadar zaman verin. Tam olarak nasıl çalışmanız gerektiğini bilmiyorsanız düzenli çalışabilen arkadaşlarınızdan yardım isteyebilirsiniz, çalışma becerileri ile ilgili taktikler öğrenebilirsiniz, rehber öğretmenlere danışabilirsiniz. Ayrıca, sınav öncesinde ne tip sorular çıkabileceğini, sınavın ne kadar süreceğini öngörmeye çalışmalısınız. Böylece son dakika sürprizleriyle karşılaşmazsınız.

2. İçinizdeki sese dikkat edin

Sınav kaygısı yüzünden performansınız düştüğünde olumsuz düşünceleriniz artabilir. Kendi kendinize ne söylediğinize dikkat etmeye çalışın ve bu olumsuz düşüncelerinizi olumlularla değiştirmeye çalışın. Bu olumsuz düşüncelerinizin ne kadar gerçekçi olduğunu düşünün ve kendinize söyleyebileceğiniz daha iyi şeyler olup olmadığını düşünün. "Daha fazla çalışmalıydım", "Ben herhalde aptalım" ve "İyi yapmalıyım, her şey gayet açık" gibi düşünceler size faydalı olmaz. Bu seslere "DUR" deyin ve "Bu sınav için hazırlandım", "İyi yapacak kadar akıllıyım" ya da "İyi yapamasam bile bu dünyanın sonu değil" gibi alternatif düşüncelere odaklanın.

3. Başarılı olduğunuzu hayal edin

İyi sporcular yarışta başarılı olduklarını hayal ederler. Siz de aynısını sınav kaygısıyla başa çıkmak için yapabilirsiniz. Ders çalışırken kendinizi sınavda güvenli ve zihniniz açık olarak hayal edin. Sınavda iyi yaptığınızı hayal etmek gerçek hayatta da bunu gerçekleştirmenize yardımcı olur.

4. Gevşeme stratejileri

Derin nefes alma, kas gevşetme ve hayal etme gibi relaksasyon stratejilerini kullanabilirisiniz. Sınava yaklaşırken bu stratejileri kullanmaya başlayın ve sınav sırasında da gerekirse kullanın.
5. Sağlığınıza dikkat edin

Sınavların hayatınızda yoğun olduğu dönemlerde sağlığınızı ihmal edebilirsiniz. Düzenli egzersiz, yeteri kadar uyku ve iyi beslenme yaşamınızda stresi en azda tutabilmek için gereklidir. Sınav gününde iyi bir kahvaltı ettiğinizden emin olun ve kafein gibi kaygıyı tetikleyebilecek besinleri kullanmamaya dikkat edin.

6. Erken gelin

Bir sınava gireceğinizde son anda orada olmamaya çalışın. Sınava zamanında, hatta 10-15 dakika kadar erken gelin. Yetişmek için acele etmeniz kaygınızı arttıracaktır. Eğer sınavın başlamasını beklemek sizi kaygılandırıyorsa yanınızda zihninizi meşgul edecek bir şey getirin (dergi, vb...). Çevrenizde heyecanlı insanlar varsa onlarla fazla sohbet etmemeye çalışın.

7. Sınav süresince konsantre olun

Sınav esnasında odaklanabilmek için elinizden geleni yapmaya çalışIn. Eğer kaygılandığınızı hissederseniz, durun ve zihninizi toparlayın. Kaleminizi açın, derin nefes almaya konsantre olun. Zamanınızın hepsini kullanmaya dikkat edin, ancak zaman zaman saatinizi de kontrol edin. Sınava başlamada önce sınav kağıdının bütününe hızlıca göz atın ve yönergeleri iki kez okuyun. En kolay sorudan başlayın.

8. Biraz kaygı normaldir

Sınavdan önce biraz kaygınızın olması son derece normaldir ve iyidir. Eğer hiç kaygı hissetmiyorsanız elinizden gelenin en iyisini yapabilmeniz için motive olamayabilirsiniz. Yalnızca kaygı kontrol edilemediği zaman sorun teşkil etmektedir.Kaynak: haber7.com


HAFIZAYI GELİŞTİRME YÖNTEMLERİ 


Bellek (hafıza) insanoğlunun sahip olduğu en hayati ve önemli yeteneklerinden birisi. Bir an için durup düşünelim belleğimiz olmasaydı neler olurdu? Hayal etmesi bile korkunç değil mi? Düşünün sabah kalkıyorsunuz ne yapacağınızı bilmiyorsunuz. On dakika önce arkadaşınızla neler konuştuğunuzu hatırlayamıyorsunuz.

Felsefesi ara-bul-geriye getir!

Kırktan fazla bilimsel makalesi yayınlanan ve çeşitli topluluklara bilimsel psikoloji çerçevesinde gelişim seminerleri sunan bir iletişim psikolojisi uzmanı olan Doğan Cüceloğlu hafızayı geliştirmek için altı aşamalı hafıza geliştirme yöntemi öneriyor. Cüceloğlu bu aşamaların örgütleme, ayrıntılama ve ara-bul-geriye getir içinde yer alan alıştırma yapma ilkeleriyle gerçekleştirildiğini söylüyor. Bu aşamaların okullarda ve diğer eğitim kurumlarında da uygulanırsa başarıya ulaşılabileceğini de sözlerine ekliyor. 
  
İşte o 6 aşama

Gözden geçirin: Öğrenmek istenilen malzemenin gözden geçirilmesini ve nasıl düzenlendiğinin incelenmesini içermektedir. Konu ana hatlarıyla düzenlenip kendi kelimelerinizle ayrılabilir. Daha sonraki aşamalarda da okunulan bilginin özetin neresinde yer aldığı akılda tutulursa öğrenmek istenilen bilginin bu şekilde örgütlenmesinin yararı ortaya çıkar. Örgütlenerek organize edilerek çalışılan bir bilginin belleğe ne kadar yardımcı olduğu bu şekilde görülebilir.

Soru hazırlayın: Örgütlenen her bölümle ilgili soru hazırlanma.

Okuyun: Hazırlanan sorulara cevap ararcasına okuma yapılması.

İlişkiler kurun: Sorulara cevap verdikçe bölümler arasındaki bağlantıların neler olduğu anlaşılacaktır.

Tekrar edin: Her bölüm bitirilince birkaç kere tekrar edilmesini ve o bölümde hatırlanmasında zorlanılan kavramların farkına varılıp özellikle o kavramların gözden geçirilmesi gerekir.

Yeniden gözden geçirin: Konunun ve bu aşamaların tam olarak yapılıp yapılmadığını gözden geçirin. Bu aşamada konunun temel bölümlerinin ve bu bölümlerdeki temel kavramların hatırlanılması gerekir. Kaynak aktüelpsikoloji.com


ETKİLİ DERS ÇALIŞMA YÖNTEMLERİ:

OKULDA ÖĞRENCİNİN BAŞARISINI ÖNEMLİ DERECE ETKİLEYEN ÇALIŞMA ALIŞKANLIKLARI

 

·        Planlı ve Programlı çalışma

·        Zamanı iyi planlama ve kullanma

·        Çalışma ortamının düzenlenmesi

·        Not tutma

·        Etkili dinleme

·        Verimli okuma

·        Özet çıkarma

·        Güdülenme

·        Derse hazırlıklı gelme

·        Tekrar

 

PLANLI PROGRAMLI ÇALIŞMA

Planlı çalışarak her işe gerektiği kadar zaman ayırabilirsiniz. Günlük çalışma programını istakrarlı bir şekilde uygulaığınızda sınav akşamı aşırı ve stresli çalışmanıza gerek kalmaz. Çalışma veriminiz artar ve çalıştıklarınız aklınızda daha kalıcı olur.

ANCAK;

·        Eğer amaçsızsanız,

·        Plansız ve programsız çalışıyorsanız,

·        Evin değişik ve dikkat dağıtıcı noktalarında çalışıyorsanız,

·        Yatarak, uzanarak ders çalışıyorsanız,

·        TV izleyerek ya da müzik dinleyerek ders çalışıyorsanız,

·        Konuyu anlamak yerine ezberleyerek çalışıyorsanız,

·        İhtiyaç duyulduğunda farklı kaynaklardan yararlanmıyorsanız

GEÇMİŞLER OLSUN … YANLIŞ YAPIYORSUNUZ!!!...

 

ZAMANI İYİ PLANLAMA VE KULLANMA

Çalışmaya başlamada en çok zaman ve enerji kaybı yaşadığımız süreç; ne çalışacağımıza karar verme, gerekli malzemeleri bir araya getirme, ön hazırlık yapma ve çalışmaya oturma sürecinde yaşanmaktadır.

Zamanı planlarken öncelikle;

·        Hangi dersin hangi saate çalışılacağı planlanmalıdır,

·        Çalışma sırasında her derse belirli bir süre ayrılmalıdır,

·        En verimli çalışma aralıklı çalışmalı, 40 dakika çalışıp 10 dakika dinlenmelidir.

·        Birbirine benzeyen dersler üst üste çalışılmamalıdır.

UNUTMA!!!

İNSAN ÖĞRENDİKLERİNİ ÇOK ÇABUK UNUTUR

%100 öğrendiğimiz bir şeyin (ki bu mümkün değil) 20 dakika içinde yarısını, 60 dakik içinde %70’ini gün sonunda %80’ini unutururz. Ama bu unutma hiçbir zamana sıfır düzeyine inmez!

 

                                                                      

                  Unutma!

Başarmak için “unutmayı” unutmalısınız!

En Çok Neleri Unuturuz?

·        Adlar

·        Rakamlar ve tarihler

·        İstenmeyen şeyler

·        Zor öğrenilmiş, tam olarak kavranılmamış konular,

·        İnançlarımmıza ve ön yargılarımıza ters düşen (garip) gerçekler,

·        Kısa sürede zorla öğrenmek zorunda kaldıklarımız,

·        Başarısızlıklarımız,

·        Öğrenmeye çalışmadan rastgele edindiğimiz bilgiler,

·        Öğrendikten sonra üzerinde yeterince düşünmediğimiz konular,

·        Yorgun, hasta, isteksiz ve sıkıntılı anlarımızda öğrenmeye çalıştığımız bilgiler,

·        Uzunca bir sürede çalışarak, ara vermeden öğrenilenler,

·        Anlayamadığımız, bize “anlamsız” gelen şeyler.

 

Peki En az Unuttuklarımız?

·        Güzel olaylar, anılar,

·        Yatmadan önce gözden geçirilenler,

·        Hatırlanması gerektiğine karar verilen şeyler,

·        Üzerinde sık sık konuşulan tekrar edilen şeyler,

·        Kazanılan başarılar,

·        Kişiye anlamlı gelen konular,

·        Sık sık kullanılan zaman zaman gözden geçirilen veya düşünülen konular,

·        Üzerinde iki hafta yinelenler,

·        Her zaman yüksek sesle düşünülenler ve konuşulanlar,

·        Çocukluk döneminde kazanılan ve bellekte kalıcı izler bırakılan, anılar, anlar,

·        Fiziksel becerilere sıkı sıkıya bağlı olanlar,

·        Kişiyi doğrudan ilgilendiren konular ve olaylar.

 

 

 

TEKRAR

Öğrenilen bilgilerin %70’i 1 saat içinde

%80’i 24 saat içinde unutulmaktadır…

UNUTMAYI AZALTAN EN ÖNEMLİ ETKİNLİK TEKRARDIR!

·        Sürekli ve belirli aralıklarla tekrar yapın

·        Özellikle uykudan önce yapılan tekrarlar unutmayı önler, uyumadan önce o gün öğrendiklerinizi tekrar edin,

·        Bilginin daha kalıcı olması için sabah kalktığınızda da tekrar yapabilirsiniz,

·        Haftanın belirli saatlerini, ayın belirli günlerini tekrar yapmak için belirleyin,

·        Tuttuğunuz notlarla tekrar yaparsanız zaman kazanırsınız,

·        Bir başkasına anlatarak ta tekrar yapmanın büyük faydası vardır,

·        Tekrar yaparken aynı türden dersleri bir arada çalışmayın sıkıcı olabilir, dikkainiz dağılır,

·        Tekrar yaptıktan sonra konuyu ne kadar öğrendiğinizi ölçmenin en iyi yolu bol bol soru çözmektir.

 

UNUTMAYA KARŞI EN İYİ İLAÇ: TEKRAR…   TEKRAR…   YİNE TEKRAR!

Düzenli tekrar yapmayan öğrenci, daha önce öğrendiği bilgileri çok az hatırlayacağı için, bilgiler arasıdaki bağlantıyı kurmakta zorlanır ve verimi düşer. Bu da zaman ve emek kaybıdır. Kısır döngüye ve umutsuzluğa yol açar.

Düzenli tekrar tekniklerinin uygulanmasıyla, daha çok şeyi hatırlamak mümkündür.

Sistemli bir tekrar programı sizlere, şu çok önemli 3 şeyi kazandırır:

                                             

                                               1-Öğrenme,

                                               2-Düşünme,

3-Hatırlama konularında birikim sağlama

                                 

                                   PANİK YAPMA

Önemli durumla acil durumu birbirinden ayırmak, baskı altında bunalmamak gerekir. “Acil durum”lar öğrencilerin tüm enerjisini çekip, tüketirler.

                                    UNUTMA!

Her acil durum, önemli durum değildir.

                                   Panik Yapma!        

Gümüş günler, altın saatler, boş geçmemeli!

Başlangıçta hepimizin eşit olarak sahip olduğu tek şey zamandır. Sorun ne kadar zamanımız olduğunda değil, sahip olduğumuz zamanı nasıl kullandığımızdır. Zaman, eşsiz bir kaynaktır. Birikti remeyiz; harcamak zorundayız. Onu istediğimiz zaman durduramayız.

Zaman: Tekrar ele geçmeyen tek şey!

Başarını zamana bırakma!

“Tanrı cevizi verir, ama kabuğunu kırmayı sana bırakır”. H.J. BROWN

Hedefe giden yolda, zamana sen hükmet!

Kaygıdan uzak, rahat bir sınava hazırlık süreci geçirmeniz, zamanı amacınız ve planınız doğrultusunda kullana bilmenize bağlıdır. Sınavlara hazırlık sürecini rastlantıya bırakırsanız, başarınızı etkileyecek pek çok olumsuz şeyle karşılaşabilirsiniz!!!

 

                                   DİKKAT!

Zaman hırsızlarına Zamanınızı çaldırmayın!

Çevremizde çok zaman hırsızı var. Bunların sayıları giderek de artıyor.,Burada önemli olan bu zaman hırsızlarına, sizin fırsat verip, vermemenizdir! Bu sorunu aşmak için, öncelikle sizin zamanınızı çalan şeyleri saptamanız ve bu zaman hırsızlarına engel olmanız gerekir.

*****************************************************************************************



ZAMANINIZI İYİ YÖNETEBİLİYOR MUSUNUZ?  

 Zamandan tasarruf etmek için

Herkesin gün içinde daha verimli olduğu zamanlar vardır. En iyi zaman, günlük performans ve verimlilik düzeyinin en yüksek olduğu zaman dilimidir. Biz buna altın saatler diyoruz. Yapılan çalışmalar, herkesin gün içinde verimli olduğu saatlerin farklılaştığını ve altın saatlerinin farkında olan kişilerin zaman yönetimlerini daha iyi yaptıkları ve iş performanslarının daha yüksek olduğunu göstermektedir.

Bu en iyi zaman durumları açışından kişiler üç gruba ayrılabilirler;

Sabah hazır olan Kişiler; Bu kişiler genellikle sabahları çok enerjik olurlar. En verimli oldukları zaman sabah işe geldikleri saatlerdir. Çünkü sabah saatlerinde iş motivasyonları ve odaklanma becerileri daha yüksektir. Öğleye doğru performansları düşer ve giderek verimlilik azalır.

Eğer sabahları hazır olan gruba giriyorsanız; önemli ve acil işlerinizi (örneğin; önemli toplantılar, proje hazırlama, yazı yazma vb.) sabah saatlerinde yapmanız, daha az önemli ve acil olmayan işleri(örneğin; rapor hazırlama, maillerinizi kontrol etme, mailleri cevaplama gibi) öğleden sonra saatlerine bırakmanız, zamanınızı etkin kullanabilmekte size yardımcı olacaktır.

Öğleden sonra hazır olan kişiler; Bu kişiler sabah saatlerinde önemli işlere konsantre olmakta zorluk çekerler. Motivasyonları ve odaklanma becerileri sabah saatlerinde günün diğer saatlerine göre daha düşüktür. Öğle saatlerine doğru ise performansları ve odaklanma becerileri giderek artar. Bu kişiler için günün en verimli zamanı öğleden sonra saatleridir.

Eğer öğleden sonra hazır olan gruba giriyorsanız, günlük rutin işlerinizi( telefon görüşmeleri, sosyal medya vb.) sabah saatlerinde yapmanız, önemli ve dikkat gerektiren işlerinizi öğleden sonra saatlerinde yapmanız, zamanınızı etkin kullanabilmekte size yardımcı olacaktır.

Her zaman hazır olan kişiler; Bu kişiler, genellikle sabahları da öğleden sonraları da çok enerjik olurlar. İş motivasyonları ve odaklanma becerileri sabah ve öğleden sonra saatlerinde de benzer ve yüksektir. Bu kişilerin, sabah işe geldikleri ilk saatlerde ve öğleden sonra saatlerinde performansları yüksek olur.

Eğer her zaman hazır olan gruba giriyorsanız, sizin için önemli ve acil olan, yoğun odaklanma becerileri gerektiren işlerinizi sabah ve öğleden sonra saatlerine ayırmanız, telefon görüşmeleri, mailler vb. gibi işleri öğle saatlerine bırakmanız, zamanınızı iyi yönetebilmeniz ile ilgili size yardımcı olacaktır.

Sizin en verimli olduğunuz zaman dilimi hangisi? Sabah mı, öğleden sonra mı, her zaman mı hazır olan gruba giriyorsunuz. Unutmayın, performansınızın ne zaman yüksek olduğunu bilmeniz, yaptığınız işlerden verim alabilmeniz ve zamanınızı iyi yönetebilmeniz için önemlidir.

Yazar: Şeyma Çavuşoğlu
Kaynak: http://www.psikolojistanbul.com



Altyapı ONTEK